HIV semptomlarının enfeksiyonun aşamasına göre değiştiğini ifade eden Liv Hospital Samsun Enfeksiyon ve Mikrobiyoloji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sünbül, "Hastalık mikrobu kişiye bulaştıktan birkaç hafta sonra ya hiçbir belirti olmaz veya ateş, baş ağrısı, ciltte döküntü ve boğaz ağrısı gibi grip benzeri bulgular ortaya çıkar. Daha sonra enfeksiyon ilerler ve bağışıklık sistemi gittikçe zayıflar. Lenf bezlerinde şişme, kilo kaybı, ateş, ishal ve öksürük başlar. Tedavi edilmeyen hastalarda ise verem, menenjit, ciddi diğer enfeksiyonlar ve kanserler ortaya çıkar" diye konuştu.
"Gebelikte anneden bebeğe de geçebiliyor"
Bulaşma yolları ve risk gruplarından da bahseden Prof. Dr. Sünbül, "HIV hasta kişinin kan, süt, semen gibi vücut sıvıları ile bulaşır. Gebelikte anneden bebeğe geçer. Hasta kişi cinsel partnerine bulaştırır. Korunmasız ilişkide bulunanlar, damar içi uyuşturucu kullananlar, hastalık virüsünü taşıyan kişinin kan veya organının verildiği kişiler, steril olmayan aletlerle vücuduna dövme gibi uygulamalar yaptıranlar risk altındadır. Sifiliz, bel soğukluğu gibi cinsel yolla bulaşan hastalığı olanlarda risk artmaktadır. Ayrıca kaza ile hasta kişiye kullanılan iğnenin batması sonucu sağlık çalışanlarına da hastalık bulaşabilmektedir" şeklinde konuştu.
"Aynı gün sonucu çıkan testle tanı konabilir"
Prof. Dr. Mustafa Sünbül, hastalığın tanı ve tedavisi hakkında ise şunları söyledi:
"Günümüzde HIV tanısı aynı gün sonuçlanan testlerle konulabilmektedir. Bu ise erken tanı ve tedaviyi kolaylaştırmaktadır. Hastalık mikrobu alındıktan sonraki ilk 28 gün içerisinde antikor pozitif olur. Tanı testleri vücutta gelişen antikoru tespit eder. İlk basamak testi pozitif çıkan hastanın doğrulama testi yapılmalıdır. Ayrıca HIV'in genetiğini (HIV-RNA) tespit eden ve daha erken hastalık tanısını koymaya yarayan pahalı testler de vardır. Ancak bu test daha çok tedavinin takibinde kullanılmaktadır. HIV hastalığında erken tanı ve erken tedavi çok önemlidir. Günümüzde hastalık değişik tedavi rejimleri ile tedavi edilebilmektedir. Bu tedaviler virüsün çoğalmasını engellemekte, böylece hastanın bağışıklık sisteminin düzelmesine ve güçlenmesine yardım etmektedir. Sonuçta virüsün bulaştığı kişinin (konak) bağışıklık sistemi fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserle mücadele kapasitesini yeniden kazanmaktadır. Yapılan çok sayıda çalışmaya rağmen hastalık için henüz etkili bir aşı geliştirilememiştir."
Yorum Yap